7 Ocak 2014 Salı

SANAT ESERI PSIKANALITIK INCELENME

Çalışmanın içeriğine konu olan kitap Anayurt Oteli (1973) iken ele alınacak karakter Zebercet’dir. Zebercet, 30 yaşlarında, gündelik hayata oldukça ilgisiz, her günü birbirine benzeyen, sosyal hayatı otele gidip gelen bireylerle gerekli birkaç cümlenin ötesine geçmeyen bir adamdır. Düzenli çalışmayarak, kanunları çiğneyerek, sinirli tavırlarla, pervasız davranarak sorumsuz davranışları ile saldırganlığını göstermiştir. Dürtüsel davranmakta ve planlı davranmayı becerememektedir. Buna ek olarak gerçeğe saygı gösterememektedir. Kötü davranışlarından vicdan azabı duymaz. Olumsuz duyguların yokluğu hatalarından öğrenmelerini olanaksızlaştırmaktadır ve olumlu duygularının yokluğu başkalarına karşı sorumsuzca davranmalarına sebep olmaktadır. Yaşadıklarına sebep olan davranışları Cleckley’in saldırganlık davranışı tanımıyla örtüşmektedir. Yetersiz motivasyon da tek ihtiyaç büyük bir heyecandır, ne para ne de başka bir şey dürtünün sebebi değildir.
Romanda alakalı alakasız birçok noktada Zebercet’in geçmişine dair verilen bilgilerden yola çıkarak saldırganlık davranışının olası nedenleri görülebilir. Annesi birçok düşüğün üzerine umutsuzca hamile kalmış ve Zebercet’i karmaşık duygular içinde dünyaya getirmiştir, ismini dahi isteksiz koyup “öldü ölecek” kaygısı ile yeterince sahiplenmemiştir. Birden fazla yerde sözü edilen fiziki yetersizliği (çelimsiz oluşu), hiçbir kadın tarafından tercih edilmemiş olması, okulda sevilmediği, askerlikte aşağılandığı gibi bilgiler mevcuttur. Çocukluğundan itibaren maruz kaldığı ihmal, sevgiden yoksun büyüme ve başarı elde eldememiş olma kendilik imgesinde bozulma ve olumsuzluklara açıkça neden olmuştur. Oral dönemde takılı kaldığı ve yeteri kadar ilgi görmediği görülmektedir. Bu da sonraki yaşamında sigara kullanma, ağız yoluyla haz alma faktörlerinde artış yaşanmasına sebep olmaktadır. Kendini gösterip var edebilme adına seçtiği yöntem ise saldırganlıktır. Etrafındaki insanlara yönelik fiziksel, ruhsal şiddet ölçüsü giderek çoğalmış sonunda ise kendine yönelterek özkıyımını gerçekleştirmiştir.
  Annenin tekrar düşük yapma korkusuyla bağdaşık tavrı Zebercet’i anne karnında bu duygunun tesiriyle tutsak etmiş olabilir. Bu tutsaklık daha sonra sahip olacağı ve kısa dönemler haricinde terk edemeyeceği, korku ve başarısızlık kaygısı ile bağlanacağı otel ile ilişkilidir. Bu ve benzeri kaygılarla başa çıkma stratejisinin saldırganlık olduğu açıkça görülmektedir.
Otel işletmecisi olmasına rağmen süregelen yalnızlığı ile gitgide  topluma ve kendine yabancılaşması gözlemlenmektedir. Otele hapsolmuş yaşamı içinde en dikkat çekici arayışları libido enerjisi doğrultusunda cinsellik üzerinde şekillenmektedir. Tek çocuk olması sebebiyle ailenin diğer ferdi babayı ele alacak olursak fazla aktif olmayan, başarısız, kendi halinde bir karaktere sahip olduğunu söylemek mümkündür. Zebercet’in kendini herhangi bir zaman ve gruptan bağımsız olarak otele ait hissetmesindeki etken, babasıdır. Babası mesleğini oğluna miras bırakarak yaşamını gözle görülür bir şekilde sınırlandırmıştır. Kısacası; kendi yetersizliğini oğluna da vermiştir.
Zebercet’in tekdüze ve hareketsiz yaşamı, gecikmeli Ankara treniyle gelerek bir oda talebinde bulunan, bir gece kalıp daha sonra tekrar geleceğini söyleyerek otelden ayrılan genç bir kadınla değişmeye başlar. Söz konusu kadını duyduğu aşk, imgeseldir.
Zebercet’in babasının zayıf karakteri sebebiyle sahip olamadığı iktidarın ve gücün sembolizasyonu olan bıyık, birkaç farklı eyleminde kaynak gösterilebilir. Bıyığını kestirdikten sonra otel çalışanı kadın ile cinsel bir deneyim yaşamaması iktidarsızlaşmasının ilk örneğidir. İktidarsızlığını kabullenip farkındalığını sağladığında ilk yaptığı söz konusu kadını katletmek olacaktır. Ulaşılmaz arzu nesnesi olarak kabul edilebilecek kadının oteli terk edişinin haftasında berbere gider ve -zaten kesik olan bıyıklarını- kestirmek istediğini söyler. Burada ehemmiyetle üzerinde durulması gereken nokta tüm gücünden arınmasını gerektirse de ilk arzu nesnesi olan anneye dönüş isteğindeki netliktir. Simgesel kastrasyona örnek teşkil eden bu olgu aynı zamanda, Zebercet'in bir fallusa sahip olmak ya da olmamak merkezinde bir arayışa sokmuştur. Babasının özel kişilere verilmesini tembihlediği odayı aşık olduğu kadına vermesi, daha sonra özkıyımını yine bu odada gerçekleştirmesi doğum, ölüm gibi olgular etrafında şekillenmektedir. Zebercet'in ulaşılması mümkün olmayan bu arzu nesnesiyle bütünlüğe ermesi anne ile mutlak bütünlüğün vuku olabildiği tek yer ‘ana rahmi’ ile söz konusu olacaktır. Bu, imkansız arzu Zebercet’i içinden çıkamayacağı bir girdaba sürüklemekte, saldırganlığının önüne geçememektedir.

Yaşayamadığı cinsellik agresifliği tetikler, otelin dünya ile olan bağlarını koparmak istercesine önce ortalıkçı kadını ve daha sonra otelde yaşan bir kediyi hunharca öldürür, horoz dövüşlerine katılır, otelin işletmeciliğini bırakıp misafir kabul etmemeye başlar, ve dış dünyadan temelli kopar. Daha sonra şahit olacağı bir davada sanık olan kendisiymiş gibi sorulana cevap verir, sorgulamaya dahil olur. Bilinçaltındaki soruşturmanın derinliği üzerine yol gösterici bir olgudur, bu. Psikanalizde, Oidipus kavramı ile anlatılmak istenen çatışma[1], Zebercet’de kolaylıkla gözlemlenebilmektedir. İlk cinsel arzu anneye; nefret, zarar verme duygusu babaya yöneliktir. Mevcut durumun haz ilkesini bastırma sürecinde yaşadığı zorluk, Zebercet’in işlevselliğini kaybetmesine sebep olmaktadır.
Esas kahramanın ideal ego arayışı sonuçsuz kalmıştır. Sahip olduğu aşk; tam anlamıyla bir “objet petit” dir. Onu arzu nesnesi yapansa, her ne kadar burnunun dibine kadar gelmiş olsa da, hala el değilmemiş olarak kalmış ve elinden gitmiş olmasıdır.
Ailenin, çocukların kabul gören davranış kalıplarını öğrenmesinde önemli bir role sahip olduğu kabul edildiğinden,  yetiştiriliş oldukça önem teşkil etmektedir (McCord, 1964). Toplumsal kurallara uymakta çekilen zorluk ve saldırganlıkla elde edilmeye çalışan iktidar pasif baba profilinden kaynaklı olabilir (Bennet, 1960).  İnsan doğası hakkında yapılacak her çözümlemenin insan hakkında net açıklama ve verilere ulaşma konusunda yine de başarısız kalacağını gösteren bir çalışma olarak tarihteki yerini almıştır.
KAYNAKÇA
  • Bennet, I (1960). Delinquent and neurotic children. London: Tavistock Publications.
  • McCord, W. & McCord J. (1964). The psychopath: An essay ont the criminal mind. New York: Van Nostrand Reinhold.
  • Millon, Theodore; Roger D. Davis (1996). Disorders of Personality: DSM-IV and Beyond. New York: John Wiley & Sons, Inc.. pp. 226.
  • Bennett, Paul (2003). Abnormal and Clinical Psychology. Open University Press.
  • David H. Barlow and Vincent Mark Durand (2004). Abnormal Psychology: An Integrative Approach., p. 7
  • Sigmund Freud, The Ego and the Id, in On Metapsychology (Middlesex 1987), p. 38
  • Freud, S, Beyond the Pleasure Principle, in On Metapsychology (Middlesex 1987), p. 316




[1] The Ego and Id, sf 316

2 yorum:

  1. Kalıtsal bir hastalık gibi nesilden nesile aktarılan içlerinde bulunan yalnızlığın bir vücutta var oluş hikayesi.. Zebercet.

    Kitabı okurken sizde aynı bunalımları yaşıyor, aynı karanlıklarda kayboluyor ve ışığı bulamıyorsunuz. Yusuf Atılgan'ın okuduğum ikinci kitabı. Sanırım bu yazarla aram hiçbir zaman düzelmeyecek. Aylak Adam'ıda okurken aynı sıkıntıyı yaşamıştım. Ayrıntı yayınlarının yeraltı serisini okuduktan sonra bu kitaplar benim için havada kalıyor biraz. Yazıldığı döneme bakılınca hak vermek mümkün olsa da yine de olmuyor bende bu yazar.

    Ama Yusuf Atılgan'ın kelimeleri işleyişi ve bunu okuyucuya sunuşu gerçekten iyi yazdıklarını size işleyebiliyor kesinlikle. Benim için kitabı tek okunabilir kılan sanırım buydu. Sabahattin Ali'nin Raif Efendisi gibi bu da hayatın kıyısında köşesinde yaşayan yalnızlıktan kurtulmak için hiçbir adım atmayan kendiyle birlikte okuyucuyu da o yalnızlığa iten bir karakter. Toplum normlarında iyi efendi tarzında bilinen bir erkek görüntüsünün altında farklı bir ruh taşıyan bir adam. Kadınların yaşamlarıyla ilgili aslında çok iyi mesajlar vardı ancak kaç okuyucu bunu aldı mı orasını bilemem.. Kitabın son sayfası aslında her şeyi özetler nitelikteydi. Son sayfa da olmasan belki zamanım boşa gitti derdim orada toparlanmış biraz.

    YanıtlaSil
  2. Çok iyi bir inceleme olmuş tebrik ederim:)

    YanıtlaSil