1.
Kadınlarda Sağlıklı Cinsel Tepki
Cinsellik
fizyolojik, psikolojik, kültürel ve sosyal birçok bağlamda ele alınabilen, dolayısıyla,
bütün bu boyutları ile açıklanması mümkün gereken bir kavramdır (İncesu 2001).
Cinsellik kavramını tek boyutlu değerlendirmek mümkün değildir. Birçok
faktörden farklı düzeyde etkilendiği bilinmektedir. Dolayısıyla çok boyutlu
olarak ele alınması gereklidir.
Masters
ve Johnson (1994) insan cinselliğini ilk kez laboratuar ortamında ele
almışlardır. Cinsel uyarıcıya verilen fizyolojik tepkiyi 4 aşamaya
ayırmışlardır: Birinci aşama “Uyarılma”, İkinci aşama, “Plato”, Üçüncü aşama
“Orgazm”, Dördüncü aşama ise “Çözülme”
Masters
ve Johnson (1994) çalışmalarını insanların cinsel uyarana gösterilen fizyolojik
tepkiyi ölçme amacıyla gerçekleştirmişlerdir. Cinsel uyarana biyolojik tepkinin
nasıl evrensel ve birbiri ile benzer olduğunu gösterme hedefi ile
oluşturmuşlardır.
Uyarılma
evresi; Temel olarak erotik duygu ve düşüncelerin belirmesi, erkekte ereksiyon,
kadında yaygın olarak vazokonjesyon ve myotoni ile karakterizedir. Cinsel
uyaranın süre ve yoğunluğuna göre gösterilen tepkinin şiddeti hızlı ya da yavaş
biçimde artar. Vazokonjesyon: damarın aşırı kanla doluş hali. myotoni :
kasılma, Kişiye uygun düşen, yeterli süre ve yoğunlukta devam eden bir cinsel
uyaran karşısında uyarılma evresi çok kısa sürebileceği gibi, kişiye fiziksel
ya da psikolojik açıdan uygun düşmeyen cinsel uyarı durumunda ya da cinsel
uyaran aralıklarla sürdürülmüşse uzayabilir ya da kaybolabilir (Masters ve Johnson 1994).
Plato
evresi; Etkili cinsel uyaranın sürdürülmesi ve cinsel heyecanın artmasıyla
birlikte, kadın ya da erkek plato sürecine girer. Haz duygusu ve cinsel gerilim
giderek yükselir ve kişinin orgazma geçebileceği noktaya kadar sürer (Masters
ve Johnson 1994).
Orgazm
evresi; Evreler arasında süre açısından en kısa ancak duyumsanan cinsel haz
açısından en yoğun evredir. Erkekte ejakülasyon, kadında ise perine ve vajina
etrafındaki kaslar ile vazokonjesyon sonucu büyüyen dokuların ritmik refleks
kasılmaları ile karakterizedir. Öznel
olarak pelvisde duyumsanır. Orgazm kadında klitoral bölgede ve vajinada;
erkekte ise penis ve prostatta yoğunluk kazanır (Masters ve Johnson 1994).
Çözülme
evresi; Kadın ya da erkek te, orgazm ya da orgazmın gerçekleşmediği durumlarda
platoyu takiben genital bölgelerde ve bedenin bütününde önceki aşamalarda
oluşmuş olan fizyolojik değişikliklerin dakikalar içerisinde aynı sırayı takip
ederek kaybolması ile karakterizedir. Bu evrenin süresi cinsiyete, orgazmın
yaşanıp yaşanmadığına, ya da hangi yoğunlukta yaşandığına ve cinsel uyaranın
sürüp sürmemesine göre çok değişir. Kadınlar, çözülme evresinde cinsel uyaranın
yeniden başlamasıyla yeniden uyarılıp orgazm olabilme potansiyeline sahipken,
erkekler süresi kişiye ve yaşa göre değişen bir refrakter döneme zorunlu olarak
girerler (Masters ve Johnson 1994).
1.1 Cinsel İşlev Bozuklukları
Kadın
cinsel işlev bozukluğu; Cinsel tepki döngüsünü oluşturan cinsel istek ve
psikofizyolojik temelli değişikliklerde azalma ve bozulma neticesinde
kişide belirgin olarak ortaya çıkan sıkıntı veya kişilerarası ilişkilerde
zorluk durumunun oluşması şeklinde tanımlanmaktadır (Srivastava ve ark. 2008).
Cinsel
tepki döngüsünü oluşturan cinsel istek ve psikofizyolojik temelli
değişikliklerde azalma ve bozulma
neticesinde kişide belirgin
olarak ortaya çıkan sıkıntı veya kişilerarası ilişkilerde zorluk durumunun
oluşması şeklinde tanımlanmaktadır (Srivastava ve ark. 2008).
Cinsel
İşlev Bozuklukları Türleri- DSM IV
1. Cinsel istek bozuklukları
a.
Azalmış cinsel istek bozukluğu
b.
Cinsel tiksinti bozukluğu
2. Cinsel Uyarılma Bozuklukları
a.
Kadında cinsel uyarılma bozukluğu
b.
Erkekte erektil bozukluk (sertleşme bozukluğu)
3- Orgazmla Ilgili Bozukluklar
Kadinda orgazm bozuklugu
Erkekte orgazm bozuklugu
Erken bosalma
4- Cinsel Agri Bozukluklari
Disparoni
Vajinismus
Bu
çalışma kapsamında vajinismus ve prematür ejakülasyon ele alınmıştır.
1.1.1 Vajinismus
Vajinismus
; DSM-IV’de vajinismus cinsel agrı bozuklukları içinde bir cinsel islev
bozuklugu olarak sınıflandırılmıstır. Ana tanı kriteri; “vajinanın dıs üçte
birindeki kaslarda, tekrarlayan ya da sürekli, istem dısı ve cinsel iliskiye
engel olan kasılmanın” olmasıdır (Amerikan Psikiyatri Birligi 1995). 1866
yılından bu yana penetrasyon esnasında ve öncesinde vajinanın acı vererek
kasılmasını ifade etmek için kullanılmaktadır. Vajina Latince de kılıç kını
anlamına gelmektedir. Vajinismus ise spazm yani kasılma kelimesi ile
birleşiminden oluşmuştur. (erişim:
http://medical-ictionary.thefreedictionary.com/vaginismus)
1.1.1.1 Vajinismus Tanı Kriterleri
Vajinismus Tanı Kriterleri; A.
Vajinanın dış üçte bir kaslarında koitusu engelleyici biçimde, yineleyici bir
biçimde ya da sürekli olarak istem dışı spazmın olması. Bu tür bir kasılma hali, penetrasyon imkanını ortadan
kaldırmaktadır. Şiddetli kasılma sebebiyle yoğun ağrı da görülebilir B.
Bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya yada kişilerarası ilişkilerde zorluklara
neden olur. Özellikle evliliklerde,
eşler arası iletişimin kopma noktasına geldiği görülür. Aynı zamanda yaşanan
zorluğa depresif belirtilerin eşlik ettiği C. Bu bozukluk, başka bir Eksen I
bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (Örneğin, somatizasyon bozukluğu) ve sadece
genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
de fark
edilmektedir. Yapılan fizyolojik tüm müdahaleler organik herhangi
bir sıkıntının söz konusu olmadığını göstermektedir. Böylelikle yaşanan kasılma
ve penetrasyonun engellenme halinin herhangi bir fizyolojik sorunu olma
ihtimali söz konusu olamaz.
ICD 10 ; Organik Nedenli Olmayan Vajinismus:
Vajinayı çevreleyen kasların vajinaya girişi kapatacak şekilde kasılmasıdır.
Penisin vajinaya girmesi olanaksız veya ağrılıdır. Vajinismus ağrıya neden olan
yerel bir patolojiye ikincil bir tepki olabilir; bu durumda bu tanı
kullanılmamalıdır.
ICD-1O tanı ölçütleri; A. Cinsel islev bozuklugu
için genel ölçütler karsılanmalı B. Penil girisi engelleyecek ya da penil
giriste zorluk yaratacak sekilde perivaginal kaslarda kasılma vardır. İslev
bozuklugu asagıdakilerden bir seklinde görülebilir. 1) Normal bir yanıt hiç
yaşanmamıştır. 2) Görece normal yanıtın oldugu bir dönem sonrasında
gelişmiştir.a) Vaginal girişe yönelinmediğinde normal bir cinsel yanıt ortaya
çıkabilir. b) cinsel yakınlaşma açısından herhangi bir girişim yaygın bir korku
duyulmasına ve vajinal girişi engellemeye yönelik çabalar göstermeye neden
olur.
Hem DSM hem de ICD tanı sisteminde disparoni tanısı
vajinismus tanısını dışlama koşuludur. Cinsel birleşmeyi ilişkili ağrı şikayeti
olan bir kişide vajinismus varsa öncelikli tanı vajinismustur(Doğan ve
Özkorumak 2008). Bu iki sınıflandırmanın diğer bir ortak özelliği ise her ikisi
de tanımlamada, vajinal kaslardaki kasılma/spazm ve cinsel ilişkinin birleşme
yönü üzerine odaklanırken, ağrı ve stres üzerinde durmamıştır.
AFUD sınıflandırması da benzer biçimde spazm temelli
bir tanımlama önermiş ve ek olarak cinsel birleşme olmadan ortaya çıkan, ayrı
bir cinsel ağrı kategorisi eklemiştir.
Disparoni ile Ayrımı; Kasılma istemsiz yani kadının
bilinçli kontrolü dışında gerçekleşir. Nadiren cinsel birleşme olabilir ama
ağrılı ve sıkıntılıdır. Disparoni ile karıştırılma nedeni budur. Kasılmaya tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, adeta bir
kilitlenme, korku, cinsel birleşmeden kaçınma, girişin olmayacağı inancı eşlik
eder.
Vajinismusta; Vajinismuslu kadınlarda penetrasyon gerçekleşmez
(Beck 1993). Arastırmacılar ve klinisyen hekimler sürekli olarak
vajinismuslu kadınlarda penetrasyonun olmadıgı, tatmin edici cinsel iliskiler
kurduklarını ve penetrasyon zorluklarının jinekolojik muayeneler ya da tampon
yerlestirme gibi cinsel olmayan durumlarda da ortaya çıkabildigini
belirtmislerdir ( Beck 1993).
Her cinsel birleşme girişimi, yoğun endişe, sıkıntı,
ağlama, öfke uyandırır. Paniğe benzer bir davranış gözlemlenir. Vajinismuslu
kadınların cinsel organları anatomik olarak normaldir ama vajinal kaslar girişe
olanak vermeyecek şekilde kasılır.
1.1.1.2 Vajinismus Prevalansı
Tugrul ve arkadasları (1993)tarafından yapılan bir
çalısmada, cinsel sorunlar nedeniyle psikiyatri kliniklerine basvuran kadın
hastaların %73’ünün vajinismus oldugu bildirilmektedir. Bu sonuç Kayır ve
arkadasları (1995) tarafından da dogrulanmıstır. Tugrul ve arkadasları,
Golombok ve Rust Cinsel Doyum Ölçeği’nin Türk standardizasyonu üzerine
çalışmışlardır. Böylelikle cinselliğin işlevsel ve işlevsel olmayan birçok
farklı durumunu inceleme fırsatı elde etmişlerdir. CETAD (2006) arastırmasının sonuçlarına
göre kadınların %45’inin ilk cinsel birlesme denemelerinde agrı ya da korku
nedeniyle birlesme olmamıstır. Vajinismus hasta daha önceden hiç cinsel iliski
kuramamıssa primer, normal cinsel iliskiden bir süre sonra ortaya çıkmıssa
sekonder olarak tanımlanır.
1.1.1.3 Vajinismus Etyolojisi
Literatürde
çok uzun zamandır bilinse de etyolojisi tam olarak netlik kazanmamıştır (Akbaş,
Akbaş ve Yaluğ 2007). Psikoanalitik görüşe göre vajinismus bir konversiyon
belirtisidir. Bilişsel-davranışçı yaklaşıma göre ağrı beklentisine koşullanmış
bir korku ya da anksiyete tepkisidir. Diğer bir bakış açısı pelvik taban
kaslarının aşırı aktivasyonudur. Cinsel Yakınlaşma Zevkinin Bilinçdışı inkarı,
Hamilelik Korkusu, Özellikle çocukluk döneminde yaşanmış cinsel taciz ya da
tecavüz (LePiccolo ve Stock 1987) . Vajinusmusun, kadının esini, kendini ya da
cinsel yakınlasma zevkini bilindısı bir sekilde inkar etme ile iliskili
olabildigi öne sürülmekle birlikte, bunu destekleyen kanıt bulunmamaktadır.
Çünkü vajinusmusu olan kadınlar, klitoral doyuma ulasabilmektedirler (Davison
ve Neale, 2004). Hamilelik korkusunun, cinsellige iliskin korkutmaların, este
ortaya çıkan bazı cinsel problemlerin, kadında vajinusmus olusmasında etken
olabildigi öne sürülmekle birlikte (LePiccolo ve Stock 1987) çocukluk döneminde
cinsel taciz veya tecavüz gibi kötüye kullanımın olmasının vajinusmusun
gelismesine neden olabilecegini belirtmislerdir (Akt., Davison ve Neale, 2004).
Aile etkisi; Şiddet eğilimli baba, Cinselliği vazife
gibi gören anne, Aşırı koruyucu ve baskıcı ebeveyn tutumları (Sahin, 2001).
Vajinismus yaşayan kadınların babaların şiddet eğiliminde ve tehditkar kişiler
olduğu, annelerin seksi bir görev gibi yapan kadınlar olduğu, aile
ilişkilerinde şiddet ve çatışmaların yoğun olarak görüldüğü saptanmıştır.
Özellikle babaların aşırı koruyucu ve baskıcı kişiler olduğu
görülmektedir(Akt., Sahin, 2001).
1.1.1.4 Vajinismus Özellikleri
Çocuksu kişilik tipi, Tecrübesizlik ve aşırı
uysallık, Ayrıca, partnerde cinsel işlev bozukluğu, dini tutuculuk ve eşcinsel
özdeşleşmenin etkilerine yönelik çalışmalar da mevcuttur (Sahin, 2001).
Vajinismusu olan kadınların birtakım niteliklerinin birbirleri ile benzerlik
gösterdiği görülmektedir. Örneğin, genelde çocuksu özellikler
göstermektedirler. Cinsellikten kaçma, yetişkin bir kadın olmaya karşı
isteksizlik, cinsellikle ilgili tecrübesizlik, kızgınlık göstermemek, sürekli
bir kabul yani uysallık içinde olma vajinusmus sorunu olan kadınların
özelliklerindendir
1.1.1.5
Vajinismus ve BDT
Vajinismusa
çarpıtılmış abartılı düşünceler eşlik eder. Abartılı düşünceler de duygularla
yoğunluk kazanır (korku, endişe, telaş vb). Kızlık zarının yırtılması, ölümü
bile düşündürecek kadar felaket abartıları ile doludur.
Vajinanın parçalanacağı, çok acı duyacağı, aşırı
kanamanın olacağı, penisin içerde kalacağı gibi çarpıtılmış, abartılı
düşünceler duygu yoğunluğu yaratır. Bilişsel-davranışçı cinsel terapi
yaklaşımının amaçları 4 aşamada özetlenebilir:
1) Cinsel bilgi eksikliğinin giderilmesi Cinsel bilgi eksikliğinin giderilmesi,
terapist tarafından verilen cinsel eğitim ile bilimsel ve gerçekçi olarak
cinselliğe yönelik soruların giderilmesidir. Sorunun ortaya çıkmasında rol
oynayan hatalı davranışların fark edilmesi, bunların yerine doğru davranışların
geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Cinsel işlev bozukluğu şikayeti ile başvuran
çiftlerin çoğunun cinsel bilgi düzeyinin oldukça düşük olduğu görülmektedir.
Tedavide bilgi düzeyinin arttırılması için çeşitli uygulamalar yapılması çok
yarar sağlamaktadır. Cinsel bilgi düzeyinin arttırılması için terapistin karar
vereceği materyallar kullanılabilir.
2) Eşler arasındaki iletişimin zenginleştirilmesi,
Cinselliğin yaşanmasına engel olabilecek her türlü iletişim problemi belirlenip
çatışmalar çözülmelidir. Eşler arasında yaşanılabilecek her türlü iletişim
problemi cinselliğin kaliteli bir şekilde yaşanmasını da engellemektedir.
3) Ev
ödevlerinin yapılmasını engelleyen olumsuz otomatik düşüncelerin fark edilmesi
bunların yerine olumlu ve doğru düşüncelerin geliştirilmesi , Ev ödevleri bilgi
düzeyinin arttırılması, iletişim becerilerinin geliştirilmesi, cinsellikle
ilgili yanlış inanç ve tutumların fark edilmesi ve yeni cinsel yaşantıların
oluşturulması gibi farklı şekillerde olabilir. Cinselliğin sağlıklı bir şekilde
yaşanmasına yönelik verilen her türlü ev ödevinin uygulanmasına olumsuz
otomatik düşünceler engel olabilir. Penisin büyüklüğüne, vajinanın küçüklüğüne
dair abartılı düşünceler bu kapsamda değerlendirilebilir. Bunların doğru ve
olumlu düşünceler ile değiştirilmesi gerekmektedir.
4)Sorunun
ortaya çıkmasında rol oynayan hatalı davranışların fark edilmesi, bunların
yerine doğru davranışların geliştirilmesi, Cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde
hatalı davranışlar yerine doğru davranışların geliştirilmesi ve davranış
çeşitlerinin genişletilmesi için yararlanılacak teknikler uygulanmaktadır.
Bdt yöntemleri şunlardır; Kadın ve erkek genital
organlarının incelenmesi, Kegel egzersizleri, Duyumlara odaklanma egzersizleri
(genital ve genital dışı), Sistematik duyarsızlaştırma, Kademeli olarak
kontrolü eşe verme. Tedavide sırasıyla,
kadın ve erkek genital organlarının incelenmesi, Kegel egzersizleri, duyumlara
odaklanma egzersizleri (genital ve genital dışı), sistematik duyarsızlaştırma,
kademeli vajinal genişletme, kademeli olarak kontrolü eşe verme gibi yöntemler
izlenmektedir. kadın ve erkek genital organlarının incelenmesi: bir ayna
yardımı ile cinsel organının incelenmesini kapsar. Kegel egzersizleri, idrarın
tutulmasına yarayan kasların bilinçli ve kontrollü bir şekilde kasılıp
bırakılmasını kapsar. Duyumlara odaklanma egzersizlerinde iç ve dış genital
kısmın yarattığı ayrı haz hislerine odaklanılması ve farkındalık sağlanması
istenir. Sistematik duyarsızlaştırma, penis gibi özellikle korku ve endişe
yaratan uyarana yönelik düzenli ve istikrarlı yakınlaşma sonrasında gelen eski
yoğun olumsuz duygunun artık hissedilmemesi halidir. Kademeli olarak kontrolü
eşe verme ise kendini olabildiğince rahat bırakmasının sağlanarak kontrol ve
aktivitenin partnere bırakılması, aidiyeti ifade eder.
Bilişsel yeniden yapılandırma stratejileri (Demiralp
ve Oflaz 2007): Duygu ve
düşünceleri izleme, Kanıt sorgulama, Alternatifleri sınama, Felaketsizleştirme,
Yeniden düzenleme- çerçevelem. Bilişsel değişiklikler, kişilerin işlevsel
olmayan düşünce ve uyumsuz davranışlarını sürdürmesine neden olan durumların
tanımlanmasıyla başlamaktadır. Birey için önemli olan ilk basamak, kendi
düşünce ve duygularını izleme konusunda dikkatli olmasının sağlanmasıdır.
Kanıt sorgulama: belli bir inancı desteklemede kullanılan kanıtı sınamaktır. Kanıt
sorgulama, belli bir inancı desteklemede kullanılan kanıtı sınamaktır.
Kanıtı sorgulama, verilerin kaynağını sorgulamayı da
içerir. Bilişsel çarpıtması olan hastalar çoğu zaman tüm veri kaynaklarına eşit
ağırlık verir ya da çarpık düşüncelerini destekleyenlerin dışındakileri
önemsemez, ihmal eder.
Alternatifleri sınama: Birey karşılaştığı cinsel problemde, tüm
seçeneklerini kaybettiğine ve hiç gücünün kalmadığına inanıyor olabilir.
kadınların baş etme kaynakları ve güçlerine dayalı olarak ek seçenekleri
üretmeyi, kadının baş etme becerilerini genişleterek kişisel gelişimine yardım
etmeyi içerir
Felaketsizleştirme: Kadınların cinsel aktiviteye yönelik eylemlerinin
sonuçlarının genelde ‘hep veya hiç’ olmadığını görmelerine yardımcı olmak
hedeflenir.
Kadınlara şu sorular sorulabilir: ‘Olabilecek en
kötü şey nedir?’, ‘Bu olay gerçekten olursa, bu çok mu korkunç olur?’, ‘Diğer
insanlar böyle bir olayla nasıl baş ederler?’ Yeniden düzenleme-çerçeveleme: hastaların
olayları ya da davranışları algılamalarını değiştiren bir stratejidir. Cinsel
aktiviteye yönelik davranış veya inancın sürdürülmesinde avantaj ve
dezavantajları değerlendirebilmek, olumlu ve olumsuz sonuçları kavrayabilmek,
kadınların düşünce ve inanışları ile ilgili denge kazanabilmeleri ve yeni bakış
açıları geliştirmeleri konusunda onlara yardımcı olabilir.
Düşünceleri durdurma:
İşlevsel
olmayan düşünceler, çoğu kez kadınlar üzerinde kartopu etkisi yapar. Küçük veya
önemsiz gibi başlayan düşünceler, zaman içinde önem kazanıp büyüyerek
vajinimusa sebep olabilir. Bu teknik en iyi şekilde, işlevsel olmayan
düşüncelerin başladığı ilk anda kullanılır. Kadına susan bir zil hayal ederek
veya tuğladan duvar planlayarak işlevsel olmayan düşüncelerin akışını
durdurması istenebilir. Vajinismus problemine sahip kadınların önce problem
yaratan düşünceyi belirlemeleri ve problemi gördüğü şekilde tanımlamaları
beklenir.
BDT Etkinliği; Vajinismusun bilişsel davranışçı
tedavisi tamamlandığında tedavi başarısıyla ilgili %25-%100 arasında değişen
farklı oranlar verilmektedir (Kabakçı ve Batur 2003, Ter Kuile ve ark. 2007).
1.1.2
Vaka
E.K, 26 yaşında, İlkokul Mezunu, Ev Hanımı, 3 yıllık
evlilik hayatları süresince hiç penetrasyon yaşamamışlar. Psikiyatrik muayenede
hafif düzeyde kaygı ve depresyon gözlemlenmiş. 4 yıldır süren cinsel ilişkiye
girememe şikayetiyle başvurmuşlar. Kadın 26 yaşında, ilkokul mezunu, hanımı,
erkek ise 32 yaşında,ilkokul mezunu, kendi işini yapıyor. Çift görücü usulü ile
evlenmiş. Her ikisi de Hakkari doğumlu. Çiftin detaylı öyküsü alındığında, asıl
problemin vajinismus olduğu görülmüş. İlk geceden itibaren kadında ilişki sırasında
ağrı olacağı korkusu varmış. İlk ay içerisinde hemen her gün ilişki kurmayı
denemişler, ancak kadındaki korku ve kasılma nedeniyle ilişki kuramamışlar. Bu
durum kadının yaşının küçük olması ve korkması ile açıklanmış, bir süre sonra
bu durumun ortadan kalkacağı düşünülerek herhangi bir tedavi arayışına
girmemişler. Son zamanlarda aileden çocuk konusunda gelen baskılar ve çiftin
kendi aralarında zaman zaman boşanma noktasına gelen tartışmaları nedeniyle
doktora gitmeye karar vermişler.
1.1.2.1
Tedavi Planı
BDT planı à Öncelikle cinselliğe yönelik bilgilendirilmeleri sağlanır. Cinsel
eğitimden sonra Bilişsel yeniden yapılandırma stratejileri uygulanır:
Bunlardan ilkinde, Duygu ve düşünceleri izlemede,
E.’nin cinsel aktiviteye yönelik duygu ve düşüncelerine odaklanması ve bunun
ilgili farkındalık kazanması istenir.
Kanıt sorgulama aşamasında, genellikle sahip olduğu
negatif duygu ve düşünceleri (örn.”penisin vajinama girme ihtimali yok”,
“dayanamayacağım şekilde bir acı çekeceğim” gibi) kanıtlarla eşleştirmesi yani
bu tür duygu ve düşünceler kazanılması için ne tür kanıtları olduğu
sorgulanmalıdır.
Alternatifleri sınama, kanıt sorgulama aşamasında
sahip olduğu negatif inançların çok da doğru olmadığını kavrayan E.’nin bu
düşünceleri işlevsel olan diğer düşünceler ile değerlendirmesi ve başka ne tür
düşüncelerin olabileceğini belirlemesi gerekir.
Felaketsizleştirme, baştaki olumsuz düşüncelerinin
(penisin vajinama girme ihtimali yok gibi) ne denli abartılı ve çarpıtılmış
olduğunu hem somut veriler hem de bilgilendirme yöntemi ile netleştirmiş olan
E.’nin daha işlevsel düşünceler oluşturması ve bunlarla beraber eski olumsuz
duygu durumundan uzaklaşması beklenir.
Yeniden
düzenleme- çerçeveleme: Son aşamada cinselliğe yönelik yeni bir duygu düşünce
yelpazesi oluşturup bu yeni düşüncelerle beraber eylem planı yapabilmesi
beklenir.
REFERANSLAR
Akbaş
B., Akbaş F. ve Yaluğ İ. (2007) Vajinismustan Disparoniye Cinsel Ağrı
Bozukluklarının Etiyolojisi, Ayırıcı Tanısı ve Tedavi Seçenekleri Üzerine Bir
Gözden Geçirme. Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst;17(6):447-53
Althof
SE. (2006) Prevalence, characteristics and implications of premature
ejaculation/rapid ejaculation. J Urol;175:842-8
Amerikan
Psikiyatri Birliği (1994) Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı,
Dördüncü Baskı (DSM IV) (Çev. Ed.: E. Köroğlu) Hekimler Yayın Birliği, Ankara,
1995.
Balcı
M, Aslan Y, Aydın AÖ ve ark. (2009) Türk erkeklerinde cinsel fonksiyon
bozukluğu taraması: Anket çalışması. Ortadoğu Tıp Dergisi, 4: 108-113.
Beck
JG (1993) Vaginismus. In W O’Donohue, JH Greer (Eds), Handbook of sexual
dysfunctions: Assessment and treatment (ss 381-397). Boston: Allyn and Bacon
Inc
Cooper
A., ve Magnus R. (1984) A clinical trial of the beta blocker proptanolol in
premature ejeculation. J. Psychosom Res. 28: 331-336.
CETAD
(2006) (Cinsel Egitim Tedavi ve Arastırma Dernegi) Cinsel Saglık ve Üreme
Saglıgı Arastırması.www.cetad.org.tr
Cinsel
Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Cinsel Terapi Eğitimi, Modül 1, 2 ve 3,
2004–2008.
Demiralp
M. ve Oflaz F. (2007) Bilişsel davranışçı terapi teknikleri ve psikiyatri
hemşireliği uygulaması. Psikiyatri Dergisi 2007; 8:132-139
Dinç, M. (2012) Aaron Temkin
BECK: After Cricitical Thinking to A Creative Psychotherapy Theory. Journal of
Cognitive-Behavioral Psychotherapy and Research, 1 (2), 70-76.
Doğan S. ve Özkorumak E. (2008) Ağrılı Genital
Cinsel Aktivite ve Vajinismus Tanısında Yaşanan Güçlükler. Klinik
Psikiyatri;11:135-142.
Dünya
Sağlık Örgütü (1992) ICD-10 Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar Sınıflandırması:
Klinik tanımlamalar ve tanı kılavuzları, Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği
Yayını, Ankara, 1993
İncesu,
C. (2001) Cinsel İslevin Fizyolojisi, 7-15; İçinde: Cinsel İslev Bozuklukları,
Editör: Yetkin, N., İncesu, C., Roche Müstahzarları Sanayi A.S.-İstanbul
Incesu
C. (2004) Cinsel İşlevler ve Cinsel
İşlev Bozuklukları. Klinik Psikiyatri; Ek 3:3-13
Kabakçı
E, Batur B (2003) Who benefits from cognitive behavioral therapy for vaginismus.
J Sex Marit Ther, 29: 277-88.
Ter
Kuile M, Van Lankveldb JJDM, De Groot E ve ark. (2007) Cognitivebehavioral
therapy for women with lifelong vaginismus: Process and prognostic factors.
Behav Res Ther, 45: 359-73
Kayır
A, Geyran P, Tükel MR ve ark (1990). Cinsel sorunlarda basvuru özellikleri ve
tedavi seçimi. XXVI. Ulusal Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Kongresi, Bilimsel
Yayınları, Cilt 2, s:451-458.
Masters
WH, Johnson VE (1994). Human Sexual Behaviour. İnsanda Cinsel Davranıs. Sayın
Ü, çev. Editörü: İstanbul: Bilimsel ve teknik Yayınları Çeviri Vakfı
Montorsi
F (2005) Prevalence of premature ejaculation: A global and regional
perspective. J Sex Med, 1(Suppl. 2): 96–102
Sahin,
D. (2001). Vajinismusun psikodinamik nedenleri. D. Sahin & A. Kayır (ed.),
Sık Görülen İki Cinsel İslev Bozuklugu: Vajinismus ve Erken Bosalmada
Degerlendirme, Tanı ve Tedaviler, İstanbul: Roche. (s. 101).
Spiess
WF, Geer JH, O’Donohue WT (1984) Premature ejeculation: investigation of
factors in ejeculatory latency. J. Abnorm Psychol. 93: 242-245
Srivastava
R, Thakar R, Sultan A (2008) Female sexual dysfunction in obstetrics and
gynecology. Obstet Gynecol Surv, 63: 527-537
Tekdoğan
ÜY, Aslan Y, Güngör S ve ark. (2003) Türk toplumundaki erkeklerde cinsel
fonksiyon bozukluk taraması. Üroloji Bülteni, 14:188-92
Tugrul
C, Kabakçı E (1997). Vaginismus and its correlates. Sexual and Marital Therapy.
12(1):23-34
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder