30 Ocak 2012 Pazartesi

DSM eksen bir ve eksen iki bozuklukları

Eksen bir bozuklukları; anksiyete, duygu durum, madde bağımlılığı, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları. Eksen iki bozuklukları; kişilik bozuklukları, paranoid, şizoid, şizotipal, borderline.
Eksen iki bozuklukları için terapiye başlama kararında etkili olacak etkenler ve kişinin terapiye açık ya da kapalı olma nedenlerine bakılacak olursa;
Paranoid, terapiye kapalıdır. Çünkü herkesden ve heryerden bir tehlike geleceği konusunda işgilli davranışlar gösterir. Herhangi bir insanın sosyal olarak kendisinden bir beklentisi olduğunda bunun arkasında mutlaka kendisine tehtit oluşturacak bir şey olduğunu düşünür. Yakın ilişkiler kurmaz. Her türlü normal sosyalizasyonda bir tehtit arar. Şüpheci ve zarar görüceğine dair gerçek dışı inanışları gerçekçidir. Bu yüzden terapiye kapalıdır çünkü onun mantıklı nedenleri vardır. İnançlarını haklı gösterir. Daha genellenmiş paranoyalar burda söz konusudur sadece birşeye ve bir kişiye değildir. C tipinde olduğu için bir şekilde gündelik hayatına devam etme durumuna rastlanabilir. Fakat bu gerçek dışı inanışlar gündelik hayatını idame ettiremez, kendisi ve çevresindekilere zarar veren eşiklere ulaştığında, terapi kaçınılmaz olur. Paranoid bir kişi ya çok haklı ve mantıklı nedenlerle terapiste paranoyalarını açıklar ve bu inanışların gerçek dışı olmadığı konusunda direnç gösterir ya da terapisti de kendi paranoyalarının zincirine ekleyerek ondan da bir zarar geleceğini düşünür. Bu durumda kişinin gerçek dışı inanışlarının, az ya da çok gerçek dışılığına inanıyor ve bunun için terapistle bir ilişki kuruyor olması çok önemlidir.
Şizoid kişilik bozukluğunda, İnsanlardan kaçma, tek başına olmak isteme en çok görülen semptomlarındandır. Karşı cins ile enredeyse hiç bir ilişki yoktur. Soliter işleri tercih eder, duygu ifadesi neredeyse yoktur ve boştur. Evlenemezler ve sadece aileye yakın bağlar ve ilişkiler kurarlar. Göz kontağı neredeyse yok denilecek kadar azdır. ŞKB da terapiye kapalıdır. Duygu ifadelerinden yoksun olduğu için terapistle ilişki kurmakta zorlanır. Sadece aileye bağının olması terapistle bağ geliştirmesini güçleştirir. Yalnız olmak istemesi terapistle olan iş birlikçi tarafını baltalayabilir. Terapist onun iç dünyasıyla bir ilişki kurarak bu yalnızlık ve duygusuzluk hissini sarsacaktır. İyi bir aile desteği, eğitim hayatı ya da tek başına yapılacak işlerde başarılı olma ihtimalleri yüksektir.

Şizotipal kişilik bozukluğu; Garip görünmeleri en önemli semptomlarından biridir. Garip görünür, garip düşünürler. Referans düşünceleri vardır. Omnipotente algıları vardır. Kendilerinin birşeye sebap olduğunu düşünürler. Algıda çarpıklıkları vardır. Mesela oda da kimse yok fakat biri ona sesleniyor sanırlar. Ağdalı bir dil kullanırlar. Terapiye açık değillerdir. Terapiye başlasalar bile kendilerinde çok özel birşey olduğunu ve onu daha fazla ve derin keşfetmek için terapiye geldiklerine inanırlar. Terapi onlar için kendi ayrıcalıklı durumlarını pekiştirecek birşey olmalıdır. omnipotente olmalarından dolayı terapist ya cok iyi ya da çok kötü olacaktır. Bu da terapist için ve kişi için terapiyi etkileyici bir süreç olmasına neden olmaktadır.

Borderline; En önemli semptomlarından birtanesi çok dürtüsel olmalarıdır. En az üç alanda kendilerini tehlikeye atarlar. Kendilerine fiziksel olarak zarar verirler. İntihar girişimleri vardır. Ya çok iyi ya çok kötüdür. Kendilik algıları yok denilecek kadar boştur. Ben kimim ? sorusuna duygusal ve düşünsel olarak verebilecekleri bir cevap yoktur. Sürekli terkedilme korkusu yaşarlar. Güven sınırlarını sürekli test ederler. Adeta terk edilmek için denemeler yaparlar. Bağlılık kurdukları kişiden ayrılmaları çok zordur. Kendine zarar verir. Terapi ye açıktırlar fakat genelde terapiye intihar girişimi sonrası ya da ayrılık sonrası geldikleri gözlemlenmiştir. CBT de güçlendirme methodu ve kendinin farkında olma methodları kullanıldığı için borderlineların terapisinde bu terapi modeli işe yaramaktadır.
Eksen bir bozuklukları için terapiye başlama kararında etkili olacak etkenler ve kişinin terapiye açık ya da kapalı olma nedenlerine bakılacak olursa;

Madde bağımlılığı;  madde kullanımının bağımlı miktarına eriştiği ya da erişiyor olduğu sırada ortaya çıkar. Özellikle depresyon tedavisi için başvuran kişilerde mutlaka sorulması gerekmektedir. Son 6 ayda ne kadar kullandı ? Nerden edindi ? Madde etkisi altında seans yapmamak lazımdır. Troit, mr gibi bazı check up testleri yapılmalıdır. Madde kullanımına kişi o an ki duygu durumunu up eder. Mutluysa daha mutlu, hüzünlüyse daha hüzünlü gibi. Terapiye açıktır. Ancak kişinin buna istekli ve kararlı olması şarttır.

Yeme Bozuklukları; Kontrol ihtiyacı, beden imgesi, mükemmelliyetçilik, analitik kuramda hamile kalma arzusunun bastırılması,anorektik ve blumicler ve tıkanırcasına yeme durumlarının nedenlerinden olabilir. Genelde benlik algısındaki zayıflık durumlarında karşımıza çıkabilir. Terapiye açıktır. Fakat terapiye getirmezler. Başka problemlerle terapiste başvurma durumu yeme bpzukluklarında çok yaygındır. Aile en önemli koruyucu faktördür. Kontrolcu anne - çocuk ilişkilerinin önemli bir sonucudur. Yeme bozukluklarında aile ilişkilerini değiştirerek sonuç daha iyi alındığı gözlemlenmektedir. Kişisel güçlendirmeye gitmmek en etkili terapi amaçlarından biri olabilir.

Anksiyete Bozuklukları; Teşhis için iyi bir görüşme şarttır. Genellenmiş anksiyete bozukluğu vardır ama bunu mesela bıçak korkusu gibi fobi birşey  olarak getirir. Agora fobi ve ya özgül fobi olabilir. Panik bozuklukta bu iki fobi de olabilir. OKB de genellenmiş anksiyete bozukluğu vardır. Genellenmiş anksiyete bozukluğu yaşayan insanlar bu anksiyeteyi haklı görürler ve terapiye getirmezler. Sosyal destek çok önemli bir koruyucu faktördür. Anksiyete için bekle geçer diye bir olgu yoktur. Yeme bozukluğu, OKB bunların ikisinde de kişinin hayatıyla ilgili kontrolu kaybettiği zaman görüldüğü belirtilmiştir.
OKB terapisinde, obsesyonların içeriğinden bahsetmeden bunun semptom olduğunu açıklamak gerekir çünkü içeriği açıklayınca kişide vesveseye sebep olacak yeni düşünceler türemektedir
Duygu - durum; Ortalama başlama yaşı 21'dir. İlk atak erkeklerde genelde mani olurken, kadınlarda depresyon olur. Uyuşturucu ve alkol kullanımı sonrasında veya göç sonrası da gelişebilir. Manik dönemden deporesyona geçiş ani ve trajik olabilir.Depresyona ağır anksiyete panik ataklar eşlik edebilir Aşırı konuşma eğilimi gözlenir. Kişi, olağan durumundan farklı ve belirgin bir biçimde hızlı ve sürekli konuşma eğilimindedir. Zihinsel etkinlikler hızlanmıştır. Düşünceler ve çağrışımlar birbiri ardı sıra gelir. Kişi, çağrışımlar ve düşünceler arasında eleme yapmakta zorlanır. Bu durum "çağrışımlarda gevşeme" ve "düşüncelerde sıçrama" olarak da bilinir. Kişi dikkatini belirli bir konu üzerinde, belirli bir süre tutmakta zorlanır. Zihinsel süreçler ve bunlara bağlı olarak konuşmalar, konudan konuya geçmekte, sıçramaktadır. Toplumsal ilgi belirgin bir biçimde artmıştır. Kişi çok daha sosyal, çok daha girişken, çok daha atak olur. Sonuçlarını hesaplamadan, yaşamdan zevk almaya yönelik etkinliklere girişilir. Çoğu geçici bir hevese yönelen etkinliklerdir bunlar. Giyiniş biçimini birden bire köklü bir şekilde değiştirme, toplumsal kuralları zorlayan cinsel deneyimlere girişme, hesapsız para harcama, ayna karşısında uzun süre vakit geçirme gibi belirtiler kendini gösterir. Uyku gereksinimi düşer, günlerce uyumadan yaşarlar. Buna rağmen kendilerini iyi hissederler, hastalığın en önemli belitisi de budur ve sonuç itibari ile bir döngü yaşanır.  Aşırı ve abartılı bir özgüven görülür. Kişi kendini, her şeye gücü yeten, her sorunu çözebilecek, giriştiği her işin üstesinden rahatlıkla gelebilecek bir durumda algılar.  Hastada sanrı ve varsanrı, ani saldırganlık ve ani hakaret gözlemlenebilir.  Hastalar genelde uzun yıllar depresif bozukluk teşhisleri alabilir teşhis için hasta yakınlarını dinlemek daha dogrudur keza hasta kendi gerçek durumunun farkında olmayabilir ya da tersi hasta olarak tanımlanmamak korkusuyla hastalığını saklama ya da hekimi yanıltmaya çalışabilir.  Hobilerine ve kabiliyetlerine bağlı olarak manik dönemde fazlasıyla üretken olur . Cinsel istek artışı.
Terapi sürecinde; psikoanalitik kuramda, depresyonun bastırılmış kayıp duygusu, kişinin bilinçdışı yönettiği kendine kızgınlık duygusundan kaynaklandığı sanılır ve kişiye bastırılmış çatışmaları ile ilgili içgörü kazandırma ve kendisine yönelik kızgınlığı dışarı vurma konusunda güçlendirmeye gidilmektedir. Amaç kişinin örtük motivasyonu ortaya çıkartmaktır. BDT kuramda ise derin elem ve parçalanmış kendilik saygısının kaynağı keşfedilmeye çalışılır.Düşünce hataları önemlidir. Uyumu bozan düşünce örtülerini keşfedip, uygun ve uyumlularla değiştirmek için kişi cesaretlendirilir. Günümüzde ailesel olduğu düşünülen duygu durum bozukluklarında, genetik yatkınlığın üzerine yoğun stress yaşantılarının eklenmesiyle tekrarlanarak kişide ortaya çıkması gözlenmiştir. Duygu durum bozukluklarının terapi süresince ilaçlı destek çoğunlukla gerekmektedir.
Uyku bozuklukları; Uyku düzensizliği olan hastalar, tıbbi durum ve uyku geçmişi ele alınarak değerlendirilir. Biyolojik saat uyku bozukluklarında çok önemli yer tutar. Kişinin stress yaşantıları uyku düzenini etkileyen başlıca faktörlerdir. Önce var olan stress yaşantısının yarattığı durum terapide çalışılabilir ve sonrasında hala devam eden uyku bozuklukları terapideki bazı tekniklerle kronik uyku düzensizliği için Rahatlama terapisi, uyku sınırlama, yeniden uyku düzeni oluşturmak gibi davranış teknikleri uyku sorunu çözebilir. Tüm bunlar için kişinin terapiye açık olması ve terapistle işbirlikçi olması gerekir.
Uzman Psikolog Hazel Baysoy

1 yorum: