19 Aralık 2011 Pazartesi

Psikoterapi ve Klinik Psikoloji

Psikoterapi, terapist kişiye kendisini anlamasını  hem mümkün, hem de gerekli olduğunu belirttiğinde ve kişi bu sürece katılmayı kabul ettiğinde başlar. Birisinin kendisini anlaması, eylem ve isteklerine mesafe alması, geçmiş, şimdi ve gelecek bağlamında motivasyonunu araştırması demektir. (ÖZMEN M. , 1999 )
Terapistin ilk amacı, kişinin durumunu nasıl değerlendirdiğini anlamaktır. Kişiye yapacağı yardım büyük ölçüde onun durumunu çarpıtmadan anlamasına ne ölçüde yardım edebildiğine bağlıdır (Basch 1980). Kişinin durumunu doğru tanıyıp anlamasına (comprehensiveness), gücünü tartarak, karar ve eylemlerini ayarlayabilme yetisini yitirmemesine (manageability), sorunlu yaşam durumlarında bile bu durumdan bir anlam çıkarmayı becerebilmesine (meaningfulness) yardım eder. İşte bunlar kişide tutarlılık duygusunun (sense of coherence) oluşmasına, dolayısıyla yaşamında ne olup bittiğini anlamasına, anlamlandırmasına ve baş etmesine yardım eder (Koptagel-Ýlal 1997).
PSİKOTERAPİ
Tarihsel açıdan psikoterapi, destekleyici, yeniden yapılandırıcı, derinlik vurgulayan, analitik, geçmiş üzerine odaklı, nörotikler ya da diğerler ileri duygusal problemler ve uzun süreli gibi kavramlar tanımlanmıştır. Psikoterapi, destekleyici ( daha belirli ) yeniden yapılandırıcı, derinlik vurgusu, analitik, geçmişe yönelik, ‘ nörotikler’ ya da diğer aşırı duygusal sorunlara yöneliktir. Psikoterapi, bireyin daha kapsamlı olarak yeniden eğitimi olarak tanımlanmıştır. Psikoterapinin temel amaçları algısal açıklık ve değişiklik kazanmak, günlük davranışa içgörü katmak ve geçmişe ait inciten deneyimlerin oluşturduğu yoğun duygularla başa çıkmaktır. Bireyin savunmaları şekillendirilmekte ve böylelikle yeniden uyum sağlanmaktadır. Böylelikle psikoterapi yoğunluğu, katılımın uzunluğunu vurgulamakta ve daha çok yaşamdaki derin sorunların azalmasıyla ilgilenmektedir (  I.M. Brammer ve E.L. Shostrom, 1982 ).
Bu terapötik konuşma seanslarında, kişinin içinde bulunduğu durumun sebeplerini öğrenerek, sorununu daha iyi anlaması sağlanır. Ayrıca kişi, problem yaratan düşüncelerini ve davranışlarını nasıl belirleyeceğini, nasıl değiştireceğini, ilişkilerini ve tecrübelerini nasıl inceleyeceğini, problemleri ile nasıl baş edebileceğini, sorunlara nasıl çözümler üretebileceğini ve yaşam ile ilgili nasıl gerçekçi hedefler belirleyeceğini öğrenir. Psikoterapi ile kişi yaşamından mutlu olmayı ve hayatını kontrol altına almayı öğrenir. Ayrıca psikoterapi kişilere, çaresizlik ve öfkeden doğan çeşitli psikolojik rahatsızlıkların semptomlarının giderilmesi için yardımcı olabilir. Günümüzde dünyada birbirine benzeyebilen veya birbirine taban tabana zıt prensipleri benimsemiş yüzlerce psikoterapi türü bulunmaktadır. Uygulayıcının kişisel eğilimlerine, yetiştiği ekole ve benimsediği yaklaşıma göre psikoterapi de farklı tanımlar, farklı içerikler kazanmaktadır. (Smith, M. L., Glass, G. V. , and Miller, T. I. (1980 )).
Duygusal çatışmaları çözümleyen, bu çatışmalardan doğan kaygı ve gerginlikleri, çökkünlükleri azaltan, ruhsal uyum düzeyini artıran, kişilerarası ilişkileri daha olgunlaştıran tüm teknik ve yöntemlere psikoterapi diyebiliriz. (Prof. Dr. Cengiz Güleç)
Psikoterapi  ele alındığında, Terapistin sorumluluk odağını belirlemede uygulanan kriterlere bakılıcak olursa; terapist etmenleri  şunlar olacaktır : psikoterapi eğitiminin uygunluğu, psikoterapide deneyim, psikoterapide teşhis beceri ve bilgisi, kurum tarafından verilen terapötik sorumluluk, kanuni sınırlamalar. Danışan etmenleri ise ; Kişilikle ilgilenmenin düzeyi, savunma yapısının katılığı, ego ve diğer kişilik kaynaklarının gücü, somatik katılım, belirtilerin sınırlayıcı/engelleyici doğası, terapötik amacın doğası (  I.M. Brammer ve E.L. Shostrom, 1982 ).

Kişinin iç dünyasında kendisini ve çevresini nasıl algıladığını anladıktan sonra, ruhsal yaşantılarını yeni bir çerçeve içine yerleştirme süreci olan psikoterapi, bu süreç içerisinde kişi ile onun olduğu yerde buluşup, anlaşıldığı ve onaylandığı mesajı verilirken, aynı zamanda ona yeni bir bakış açısı da sunulur. Terapist uygun bulduğu yaklaşım doğrultusunda yanlış inançları düzelterek ya da yorumlarla hastanın dünya görüşünde alternatif bir bakış ya da şüphe oluşturmak ister. Başlangıç görüşmesi ve tedavinin başlaması arasında kesin bir sınır yoktur. Kişinin kendi mutsuzluğu ya da rahatsızlığı için bir şey yapmaya karar verip terapiste gelmesinde bile terapötik bir yan vardır. Sorunlarının ciddiye alındığını hissetmek ve bunları duydukları karşısında hayal kırıklığına uğramayan bir uzmanla ele almak, hasta için zaten yararlıdır (M, Ozmen, 1999. ).
Psikoterapi çeşitlerine bakacak olursak başlıca, Davranış Terapisi, Obsesif-Kompulsif bozukluk, Kognitif (Bilişsel) Terapi, Bilişsel-Davranış Terapi, Dışavurumcu Sanat Terapisi, Diyalektik Davranış Terapisi, Sistematik Desensitizasyon Terapi, Bireylerarası Terapi, Oyun Terapisi, Psikoanaliz, Psikodinamik Psikoterapilerini görebiliriz.

PSİKOTERAPİDE UYGULAMA VE ARAŞTIRMA
Psikoterapi uygulama ve araştırmaları açısından, uygunluk (adherence) kavramı, belirli bir psikoterapi yaklaşımı ya da yönteminin aslına uygun yürütülme derecesine işaret etmektedir. Yetkinlik kavramı ise söz konusu yaklaşım ya da yöntemin ne düzeyde yetkin bir biçimde uygulandığını; başka bir deyişle uygulamanın kalitesini göstermektedir (Barber ve ark. 2003). Bu açıdan, yazarlara göre, bir tedavi yönteminin etkili bir biçimde yürütülebilmesi için, hem uygunluk hem de yetkinlik koşullarının bir arada sağlanması önemlidir. Uygunluk koşulunun sağlanmadığı bir uygulamada yetkinlik koşulunun sağlanabilmesi olanaklı görünmemektedir. Ayrıca, uygunluk koşulunun sağlanması da, yetkinlik koşulunun sağlanabileceği anlamına gelmemektedir. (Dr. Gonca Soygut, Dr. Sait Uluç, Dr. Zeynep Tüzün,2008 )
Özellikle, bir tedavi yaklaşımının etkinliğinin incelenmesinin hedeflendiği psikoterapi sonuç (outcome) araştırmaları açısından, söz konusu yaklaşımların, uygulamada aslına uygun bir biçimde yürütülebilmesi, terapistin uygulama biçimlerinden kaynaklanabilecek karıştırıcı değişkenlerin kontrol edilebilmesi açısından oldukça önemlidir. (Dr. Gonca Soygüt, Dr. Sait Uluç, Dr. Zeynep Tüzün,2008 )  Barber ve ark. (2003) tarafından da vurgulandığı gibi, bir tedavi sürecinin olması gereken protokolde yürütülmemiş olması, söz konusu tedavinin etki düzeyinin sınırlı kalmasının başlıca nedenlerinden biri olabilir. Buradan hareketle, psikoterapi araştırmalarının ilk dönemlerinde, yaklaşımlara özgü geliştirilmiş olan tedavi el kitaplarının  kullanılması yaygın bir eğilim olarak gözlenmektedir. Bununla birlikte, uygulamalarda standardizasyonun sağlanabilmesi ve bir tedavi yaklaşımının uygulamada uygun düzeyde yürütülmesi açısından, sadece el kitaplarının temel alınmasının da yeterli bir çözüm olmadığı belirtilmektedir (Moncher ve Prinz 1991) Bu açıdan, psikoterapide değişimi sağlayan nedir? sorusuna daha özgül yanıtlar verilebilmesi için terapötik ilişkinin yanı sıra, teknik ve katılımcı özelliklerinin etkileşimlerinin de göz ardı edilmemesi gerekliliği vurgulanmaktadır (Castonguay ve Beutler 2006)

KLİNİK PSİKOLOJİ
Klinik psikoloji 1912-1930 yılalrı arasında zeka ölçümü çabaları sonucu gelişmiştir. Vaka çalışma yöntemlerini, değerlendirme araçlarını ve psikoterapötik görüşme tekniklerini kullanmaktadır. Klinik Psikoloji de planlama ve problem çözümleme; teşhise ve yorumlamaya yönelik psikolojik testler, bilgi kaynakları, verilerin yorumlanması. Öğrenme güçlükleri örnek : İyileştirici teknikler, teşhise yönelik psikolojik testler. Duygusal sorunlar, örnek : Durumsal   kaygı, öfke, ambivalans ve bunların sınırlayıcı/derin olmayan belirtileriyle çalışmak. Psikolojik testler kullanımı yoluyla vaka çalışmaları ve kişiliğin işlevlerini tanımlamaları. Klinik psikoloji kişisel kazançlarla daha çok ve davranışın patolojisi ile daha az ilgilendiğinde psikoterapiden uzaklaşmaktadır. Klinik psikologlar genelde ileri derecede davranış bozukluklarının tedavi edildiği hastanelerde ve kliniklerde çalışmaktadırlar. Serbest olarak ya da bir kurumda çalışan klinil psikologlar evlilik, rehabilitasyon, geriatrik ve anababa sorunları olan okul dışı ortamlarda temel olarak normal dışı insanlarla çalışırlar (  I.M. Brammer ve E.L. Shostrom, 1982 ).
Toplum kliniklerinde ayakta tedavi gören psikotik hastalarla yapılan çalışmalarda, ruh sağlığı kliniklerinde çalışan terapistler bunu psikoterapi olarak adlandıracaklardır ama aynı zamanda yaptıklarının kişilik değiştirme yönlerinden çok destekleyici yönü olduğunu vurgulayacaklardır. Bununla beraber, çoğu insan bu yoğun tipteki etkinliği psikolojik danışma olarak adalandırmayacaklardır.  Klinik psikoloji, dönemsel tanımlanan eğitim ve rol tanımlama konferanslarına ve değerlendirme programlarına sahiptir ( Scott T Meier, Susan R Davis, 2007 ).
PSİKOTERAPİST ve KLİNİK PSİKOLOG
Psikoterapist, Klink Psikolog ve  Eğitim Süreçleri
Herhangi bir uzman grubunun sadece sahip olduğu yeterlilik alanlarında uygulama yapması çok önemlidir. Pek çok uzman grupları psikolojik danışma ve psikoterapötik teknikleri kullanmaktadır. Bir uzmanlık alanının önemli özellikleri şunlardır. Bireylere hizmet veren toplumsal olarak kullanışlı servisler, beceriler ve işlemler; eğitimin evreleri ve standartları ( seçme işlemlerini içerecek şekilde ) ; uzmanlık alanının ve onun bilimsel temellerinin gelişimine yönelik uzman kuruluşlar, topluluklar ve dergiler, planlanmış araştırma programları; sertifika ve ehliyet verme; etik kurallar kodu; diğer uzmanlık alanlarıyla işlerliği olan ilişkiler kurma; ve profesyonel özgürlük. Psikoterapist eğiitmi ile ilgilenen iki kuruluş APA ve APGA dır. APA, Danışman eğitimi ve süpervizyonu derneği ve Amerikan Fakülte Personeli Derneği ( ACPA ) klinik psikoloji ve diğer çalışmalar ile ilgili öngörülen eğitim standartlarını yayınlamışlardır. Bu eğitim programları, genellikle, davranış bilimleri ve genel eğitim temel geçmişi üzerine yapılandırılmıştır. İlk lisans yılları genel psikoloji araştırma yöntemleri, istatistik, ölçme, insan gelişimi, fizyolojisi konularında temel eğitimi içermektedir. APA (1979) ya göre doktora derecesine götüren ileri düzey eğitimin değerlendirme, staj, profesyonel konular ve araştrma konularında ek çalışmaları içermesi gerekmektedir. APA, psikolojik hizmetleri sağlayanlar için genel standartları yayınlamıştır. ( APA, 1975). Bu temel önermelerden, klinik psikoloji alanında uzmanlık standartları geliştirilmiştir. Bu dökümanlar, uygulama için gerekli olan genel ilkeleri, bunu uygulayacak olan bireylerin tanımlarını, sorumluluk ilkelerini ve rehber çizgileri sunmaktadır. APA ve ACES, öğrencinin lisans çalışmasında elde ettiği bilgileri bütünleştirebilmesi ve klinik psikolojide süpervizyonlu bir eğitim kazanması için doktora öncesi staj eğitiminin gereğini vurgulamaktadır. Staj programları, APA tarafından kabul edilen doktora programlarında psikologlar için gerekli görülmektedir. Pek çok eyalette psikologların ehliyet yenileme programlarının bir parçası olarak sürekli eğitim gerekli kılınmaktadır.  Bir uzmanlık alanı için gerekli olan bir başka kriter de o uzmanlık alanının yayınlarını sürekli takiptir (  I.M. Brammer ve E.L. Shostrom, 1982 ).
Psikoterapist;  istekli olarak belirlenen sistemli bir psikoterapi yaklaşımının eğitimini vermeye yetkin olan kurumlar tarafından belirlenmiş standartlara uygun ve bu standartlarda eğitim sürecini tamamlayıp, gerekli ehliyet ve sertifikalarına sahip olmuş durumunda gözükür. Lisans, yüksek lisans ve doktora programları dahil psikoterapist ünvanını kullanmakta yeterli olmaya bilir. Bunun için sistemli bir psikoterapi yaklaşımında gereken uzun soluklu eğitimleri almış ve bu ehliyeti sağlamış olma durumu söz konusudur.  Psikoloji biliminin uzmanlık alanları vardır.  Psikoterapist ve psikoterapi; klinik psikoloji, sosyal psikoloji, davranışsal psikoloji gibi uzmanlık alanlarında söz konusu ehliyetli uzmanlıkların yaklaşım biçimlerini kapsar.  Psikoterapi alanlarında çalışan yetersiz uygulayıcılardan halkın ve alanın korunması zorunludur. Bir sertifika ve ehliyet yeterliliği garanti etmesede, uygulayıcının sahip olduğu tekniklerde yıllar süren bir eğitim ve süpervizyon aldığı konusunda halka bilgi sağlamaktadır (  I.M. Brammer ve E.L. Shostrom, 1982 ).
Sertifikanın bir örneği APA tarafından verilen doktora sonrası sertifika ya da diplomadır. Bu kuruluş, klinik psikoloji ve diğer alanlarda diploma vermektedir. Yapılan yazılı sınav adayın uzmanlık alanıyla ilgili temel uzmanlık bilgisini ölçmektedir. Sözlü sınav, danışan ilişkileri, uzmanlık konuları ve adayların gözlem altında uzmanlık alanlarıyla ilişkili hizmetleri sundukları uygulama durumlarıyla ilgili sorunları içermektedir. AAMFC profesyonel yeterliliği belirleme çabalarının bir başka örneğidir.  Psikologlara ehliyet verilmesi sertifika verilmesinden daha değişik bir süreçtir. Psikolojiyi uygulayabilme ehliyeti eyalet hükümetleri tarafından verilmekte ve genellikle yalnızca doktoralı olan bireylerle sınırlandırılmaktadır. Ehliyet kanunu bazı uygulamaları yasaklamakta ve psikoloğun ne olduğunu ve psikolojik uygukamayı tanımlamaktadır. Psikoloji sertifikası ve kayıt kanunları genellikle uygulamayı tanımlamakta ve tek başına psikolog ünvanının kullanılmasını yasaklamaktadır. Kayıt tutma, uygulayıcıları tanımanın ve onların uygulama yapabilirliğini belgelemenin ek sürecidir. Ehliyet ve sertifika verme bir uzmanlık alanının belirleyici işaretleridir ve halkı korumaktadır. (  I.M. Brammer ve E.L. Shostrom, 1982 )
Psikoterapide bilinç ve bilinçdışı söz konusudur, zaman daha çok geçmiş zamandır. Şimdiki zamanda geçmiş zamanın ilişkileri kurulur. Terapi uzun soluklu olup, iç görü ve farkındalık amaçlanır. Terapist, uzmanlık alanında sistemli kuramıyla ilgili, yetkili kurumlardan geçerli ehliyet ve sertifikalarına sahip, lisans, yüksek lisans ve doktoranın dışında sistemli kuramının eğitim sürecini tamamlamış ve terapötik ilişki için yeterli deneyim ve entelektüel donalımdadır. Klinik görüşmede ise, bilinç ve bilinçdışı vardır, zaman şimdiki zamandır. Gözlem, iç görü, terapötik yaklaşımlar , yakınlık, empati her ikisininde de ortak olup, klinik görüşmeler daha kısa soluklu ve şimdiki zamanda problem gözlemleme yapılabilir. Klinik Psikologlar, Türkiye de, üniversitelerde klinik psikoloji yüksel lisans programını bitirmeleri sonucunda unvanlarını alırlar.
PSİKOTERAPİDE ve KLİNİK GÖRÜŞMEDE TERAPÖTİK İLİŞKİ
Psikoterapötik iletişim, öğrenmesi tamamlanmış olan ya da normal kaygı olarak adlandırılan olguyla beraber daha az bilinçli çatışmaları olan bireylere yardım etmeyi içermektedir. Bu, hiç şüphesiz danışmana ‘normal’ olanı ‘patolojik’ olandan ayırma konusunda aşırı bir yük koymaktadır. Ancak patolojik ve terapötik sınırlılıkların bu şekilde tanınması psikoloğun uzmanlık eğitiminin bir parçası olmuştur.  (Smith, M. L., Glass, G. V. , and Miller, T. I., 1980 ).

Bireysel psikoterapinin tüm formlarında, iki kişi arasındaki ilişki, yani terapist ile hasta arasındaki ilişki esastır. Hasta, stres yaratan durumu ortadan kaldırmakta kendisini yetersiz hisseder ve sorunu çözme konusunda usta olduğunu kabul ettiği terapistin yardımını arar. Terapist ve hasta, hastanın duygu, tutum ve davranışlarında arzu edilen değişiklikleri sağlamak üzere bir dizi etkileşim içine girerler. Bu karşılıklı insan ilişkisi, kendine özgü sevgi, saygı ve güveni de içerir. Hastanın sorununu hafifletmek için bu iki insanın birlikte çalışmaya karar vermesi ile başlar. Sorunların birlikte tanımlanması, terapinin amaçlarının ve uygulanacak yöntemlerin birlikte saptanması süreci yaşanır, kendisinden ne beklendiğini ve bazı gerekliliklerin neden yararlı olduğunu anladığı zaman, iç dünyasının araştırılmasında daha katılımcı, iletişime daha açık olacaktır. (Özge Doğanavşargil, Işıl Vahip, 2003.)
Psikoterapi araştırmaları alanında belirtilen gereksinimlerin bir sonucu olarak, psikoterapötik yaklaşımların uygulamalarda ne düzeyde yansıtıldıklarını, başka bir deyişle tedavi sürecinin iç geçerliğini, değerlendiren araçların geliştirilmeye başladığı görülmektedir. Bu açıdan, bilişsel terapiye uygunluk ve yetkinliğin değerlendirildiği psikoterapi araştırmalarında, öncelikle, uygulanan bilişsel terapi sürecinin ne düzeyde uygun yürütüldüğü değerlendirilerek bilişsel terapinin diğer bazı yaklaşımlardan ayırt edilebilirlik düzeyinin incelendiği izlenmektedir (Luborsky ve ark. 1982, DeRubeis ve ark. 1982, Barnackie ve ark. 1992, Hill ve ark. 1992, Blagys ve Hilsenroth 2002). 
Klinik Psikologta, terapötik işbirliği, sağaltım işini yürütmek üzere, hasta ve klinisyen arasında kurulan bir ortak çalışma ilişkisidir (Goldstein 1998). Klinisyenin terapötik işbirliği kurma becerisi ise, sorunları / bulguları ayırt etme, tanıma ve en yararlı sağaltımı düşünme sürecine hastayı etkin olarak katabilme becerisi olarak basitçe tanımlanabilir (Gabbard 2000). Terapötik işbirliği terimiyle kastedilen, terapötik süreçteki gerçekçi işbirliğidir (Özge Doğanavşargil, Işıl Vahip, 2003). Sorun çözücü tutum, hastanın kendi sorunu ve buna karıý gelişmiş savunmalarını çözebilmek için klinik yöntemli psikoterapide neler yapabileceğini gösterir. Terapiste ait etkenler; eşduyum ve terapistin gerçekçilik, içtenlik gibi özellikleri ve mesleki bilgisidir (Özge Doğanavşargil, Işıl Vahip, 2003).  Terapist, gündelik yaşam öykülerinden gelişimsel öykü çıkarımlarında bulunmak, duyguların ayrıştırılması, çocukluk yaşantılar ile gündelik yaşantı örtüşmelerini, saygı ve eşduyum ile teknikleri uygulamaya çalışır. Açıklığa kavuşturma, müdehaleci olmayan, sabırlı ve kişinin hızına öncelik veren bir tutum içerisindedir  (  I.M. Brammer ve E.L. Shostrom, 1982 ).



KAYNAKLAR
Brammer I.M., Shostrom E.L. (1982). Psikolojik danışma ve psikoterapi uzmanlık alanı.
Basch, MF. (1980). Doing Psychotherapy.
Smith, M. L., Glass, G. V. , and Miller, T. I. (1980).Psikoterapi türleri.
Özmen, M. (1999). Kısa süreli tedavilerde terapötik etkinliğin arttırlması.
(Barber ve ark. 2003). Development of the cognitive therapy adherence and competence scale.
Blackman, JS. (1994). Psychodynamic techniques during urgent consultation interviews. Journal of Psychotherapy Practice.
Soygüt, G, Uluç S, Tüzün Z.(2008). Bilişsel terapiyi uygun-yetkin düzeyde yürütme ölçeği'nin güvenirlik ve geçerliğine ilişkin bir ön çalışma.
(Moncher ve Prinz 1991) Treatment fidelity in outcome studies.
(Castonguay ve Beutler 2006) Principles of therapeutic Change: A task force on participants, relationships, and techniques factors.
Meier, S.T, Davis, S.R. (2007). Psikolojik danışma temel öğeler.
Doğanavşargil, Ö. Vahip, I. (2003). Psikiyatrik yakınması olmayan bir aile içi şiddet olgusu.
Luborsky ve ark.(1982).Can independent judges recognize different psychotherapies? An experience with manual guided therapies.
Rustin, M, Güvenir, T, Özbek, A.(2003). bir olgu örneği üzerinden bebek gözlemleri seminerlerinin psikanaliz ve psikoterapi eğitimindeki yeri ve önemi.
Oğuz, N,Y.(2001). Tıp etiğinin ışığında psikoterapi.
Özdoğan, Ö.(2005).Ruhsal yaklaşım ve insan Türkiye’ de bir uygulama örneği.
Akkoyun, F.(1993).Danışma psikolojisinin dünü, bugünü, geleceği.














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder